İçeriğe geç

Felatun Bey ve Rakım Efendi hangi akıma mensuptur ?

Felatun Bey ve Rakım Efendi Hangi Akıma Mensuptur?

Felatun Bey ve Rakım Efendi, Halit Ziya Uşaklıgil’in “Felatun Bey ve Rakım Efendi” adlı eserinde, birbirine zıt karakterler olarak karşımıza çıkarlar. Ancak bu ikili, sadece kişilikleriyle değil, aynı zamanda içinde bulundukları toplumsal dönemin ve akımların da birer yansımasıdır. Kitap, bir bakıma Tanzimat Dönemi’nin toplumsal yapısını, Batılılaşma sürecindeki zorlukları ve bu süreçteki “doğa” ile “yapay” arasındaki çatışmayı gözler önüne seriyor. Peki, bu iki karakter hangi akıma mensup? Felatun Bey ve Rakım Efendi’nin bağlı oldukları düşünsel akım, aslında onlara baktığımızda net bir şekilde anlaşılabiliyor. Birinin tamamen Batı’ya öykünmesi, diğerinin ise geleneksel değerleri savunması, kitapta pek çok kritik tartışmaya kapı aralıyor.

Felatun Bey: Batı İmitasyonu ve Yüzeysel Zenginlik

Felatun Bey’in karakteri, Batılılaşma hareketlerinin en uç noktasını temsil ediyor. Ancak bu Batılılaşma, dışarıdan bir taklitten ibaret. Batı’nın düşünsel ve kültürel derinliklerinden ziyade, onun yüzeyini almak; pahalı giysiler, gösterişli eğlenceler ve gereksiz lüksle kendini öne çıkarmak. Felatun Bey, Batı’nın “yepyeni” fikirlerini ve yaşam biçimlerini olduğu gibi almakla yetiniyor, fakat bunları anlamadan, içselleştirmeden kabaca taklit ediyor.

Tanzimat Dönemi’nde Batılılaşma anlayışı, genellikle bu şekilde yanlış anlaşıldı. Felatun Bey’in hayatta tek amacı, Batılı yaşam biçimlerini yüzeysel bir şekilde almak ve toplumsal statüsünü göstermek. Burada bir çelişki var: Batılılaşmak için, Batı’yı anlamak gerekir; Felatun Bey ise sadece onun dışsal unsurlarına takılmış. Bu aslında, dönemin Türkiye’sindeki Batılılaşma hareketinin de sıkça eleştirilen bir yönüdür. Toplum Batı’nın kültürünü özümsediğini iddia etse de, yüzeysel ve sahte bir yansıma ortaya çıkıyordu.

Batı’ya öykünme, elbette dönemin bir gerekliliğiydi. Ama Felatun Bey’in bu durumu bir çeşit “maskara” seviyesine indirmesi, Batılılaşma sürecine dair ciddi bir eleştiri. O, Batı’nın hiçbir derinliğini anlamadan, sadece zenginlik ve gösteriş peşinden koşuyor.

Rakım Efendi: Gelenekselciliğin Savunucusu

Rakım Efendi ise, tam tersine, geleneksel değerlere sıkı sıkıya bağlı bir karakter. O, toplumsal düzenin sağlam temelleri üzerine inşa edilmiş bir hayatı savunuyor. Rakım Efendi’nin yaşadığı dünya, stabiliteye ve sürekliliğe dayalı; öyle ki, Batı’nın dayattığı hızlı değişime karşı koyuyor. Bir bakıma, o da Batılılaşmayı içselleştiremeyen, Türk toplumunun en köklü kesimlerini savunan bir figürdür.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken şey, Rakım Efendi’nin gelenekselciliğinin çok katı olmasıdır. Toplumun değişim süreçlerini göz ardı ederek, geçmişin değerlerini korumaya çalışırken, geleceği bir adım daha ileriye götüremiyor. Yani, değişim ve yenilik adına bir şeyler yapmak yerine, sadece geçmişin kalıpları içinde sıkışıp kalıyor. Bu da gelenekselciliğin zayıf yanıdır. Gelişime ayak uydurmadan sadece “geçmişteki güzellikleri” savunmak, tepkisel bir yaklaşımdır.

Felatun Bey ve Rakım Efendi’nin Zayıf Yönleri

Her iki karakterin de zayıf yönleri var. Felatun Bey, Batılılaşmayı sadece dış görünüşle sınırlarken, gerçek bir kültürel dönüşümün içinde yer almıyor. Yani Batılılaşmak, sadece giydiği elbiseler, yaptığı eğlenceler değil, bir düşünsel devrimdir. Felatun Bey ise, bu devrimi sadece yüzeysel bir şekilde izliyor.

Rakım Efendi ise, geçmişin değerlerini savunurken, geleceğe dair bir bakış açısı geliştiremiyor. O, değişime kapalı ve gelenekçi bir figür olarak kalıyor. Bu da, toplumun dönemin şartlarına ayak uydurmasını engelliyor.

Eleştiriler: Değişim ve Toplum

Felatun Bey ve Rakım Efendi karakterleri, Batılılaşma ve gelenekselcilik arasındaki uçurumu yansıtıyor. Ancak, her iki figürün de toplum için ne kadar sağlıklı bir model sunduğu sorgulanabilir. Batılılaşmanın sadece dışsal bir taklitten ibaret olduğu bir dönemde, gerçekten Batı’yı içselleştiren bir karakter görmek mümkün müydü? Rakım Efendi’nin geçmişi savunması, peki, toplumsal değişim ve gelişim adına yeterli miydi? Belki de ikisinin de temsil ettiği anlayışlar, bir arada ele alındığında daha anlamlı olacaktır.

Sonuç olarak, Felatun Bey ve Rakım Efendi’yi sadece birer edebi karakter olarak değil, dönemin Batılılaşma ve gelenekselcilik arasındaki çatışmasının simgeleri olarak da görmek gerekir. Peki sizce bu iki karakterin temsil ettiği dünyaların birleşmesi mümkün mü? Yoksa her biri, toplumun bir parçasını yansıtarak, kendi dünyasında mı kalmalı? Bu sorular, sadece romanı okumakla değil, aynı zamanda toplumsal yapıyı daha derinden analiz etmekle anlam buluyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
vdcasino girişsplash