Nescafe Ölçüsü Nedir?
Hayatımda birkaç şey var ki, her anımda beni en derinden etkiler. Birisi ailem, diğeri ise sabahları içtiğim kahve. Ama özellikle Nescafe, Kayseri’deki soğuk sabahları, yorgunlukları, uykusuz geceleri hatırlatıyor. En çok da, o mükemmel kahve ölçüsünü bulmak için yıllarca yaptığım denemeler…
Her sabah, alarm çalmadan önce gözlerimi açtığımda içimden bir ses uyanmamı, mutfağa gitmemi ve o büyülü ölçüyü bulmamı söylüyor. Bir yanda annemin sesini, bir yanda Nescafe’nin o eşsiz kokusunu duyar gibi oluyorum. Ama o ölçü… O ölçü tam olarak neydi?
Anlamadığım İlk Kahve Denemem
İlk kez kahve içmeye başladığımda, yaklaşık 16 yaşımdaydım. O zamanlar annem, kahveyi çok severdi ama o ölçü meselesi her zaman bana yabancıydı. Kahveye koyduğum her şeyin ‘tam’ olması gerektiğini düşünürdüm. Çünkü annem hep “Kahve ölçüsü bir çay kaşığı olmalı, yoksa tadı kaçıyor” derdi. Ama ben bu kadar basit bir açıklamayla yetinemedim. Nescafe’nin ölçüsünü her zaman biraz fazla koymak, sanki bir şey eksikmiş gibi gelirdi. Belki de o eksiklik kaybettiğimiz zamanlardandı. Anlamıyordum, ama o ölçüye ulaşmaya takıntılıydım.
Bir gün sabah, mutfakta yalnızdım ve annemin Nescafe’yi nasıl yaptığına dair hiçbir fikrim yoktu. Çaydanlıkta kaynayan suyun buharı, ellerimi ısıtırken, bir yanda zihnimde hep aynı soru vardı: Nescafe ölçüsü nedir? Birkaç deneme yaptım ama hiçbirinde istediğimi bulamadım. Biraz fazla koydum, tadı acıydı. Biraz az koydum, kahve tadı yok gibiydi. Bir yanda da o tınısızlık, hayatın içinde kaybolan her şey gibi geliyordu. Tıpkı, bazen duygularını bulamamak gibi. Bir tür kaybolmuşluk hissi… Her defasında biraz daha fazlasını ekleyip karıştırıyordum ama hiçbiri tam değildi.
Kendi Ölçümü Bulmak
O yıllar biraz daha büyüdüm ve bir gün evde yalnızken bir fincan Nescafe yapmaya karar verdim. Artık o eksik ölçü meselesini bırakmalıydım. Fakat bir anda anladım ki, o doğru ölçü aslında herkese göre farklı oluyordu. Hangi tadı sevdiğim, ne kadar tatlılık ya da acılık istediğim tam anlamıyla bana bağlıydı. Gerçekten kendi ölçümü bulmalıyım.
Bu düşünceyle mutfağa gittim. Bir çay kaşığı koydum, üstüne biraz sıcak su ekledim. Ama hiç tatmin olmadım. Suyun sıcaklığı, Nescafe’nin oranı derken bir süre sonra ben de kendi tarifimi oluşturdum. Üç çay kaşığı Nescafe, biraz daha sıcak su ve süt… İşte o an kahvem tam olmuştu. O kadar basit bir şeydi ki, ama aynı zamanda hayatımın çok önemli bir parçası olmuştu. O an, hayatın tadını çıkarırken, bir şeyi ne kadar yanlış yapabileceğimizi ve sonra onu doğru yapma yolunda geçen süreyi düşünmüştüm. Bir tür sabır, öğrenme süreci gibiydi. Ne kadar doğru ölçüyü bulsan da, o yolculuk her zaman farklıydı.
Sabahların Hikâyesi
Kayseri’deki sabahlar bazen o kadar soğuk ve gri olur ki, insanın dışarı çıkası bile gelmez. İşte o sabahlar, benim Nescafe ölçümüyle bulduğum huzurla başlar. Bir kahve fincanı elinde, pencere kenarında geçmişin yorgunluğunu atarken, yeni bir güne başlamak için biraz daha güç toplarım. Sonra birden fark ederim, her sabahın küçük birer ritüeli vardır ve bu ritüeller, bize kim olduğumuzu hatırlatır. O ritüel benim için Nescafe içmek, ölçümü tam tutturmak, o ilk yudumu almak demek. O kadar özel ki, bu sabahlar bazen bana bir umut verir, yeniden başlamak için gücümü toplar ve yaşamı yeniden kucaklarım.
Sonra bir gün, bu yazıyı yazarken düşündüm: Nescafe ölçüsü nedir? Belki de bu basit bir soruydu, ama aslında hayatın özeti gibiydi. Ne kadar doğru bir şey yaparsak yapalım, bir zamanlar bir eksiklik hissederiz. O eksikliği bulur, sonra daha da büyütürüz. Sonra bir noktada, o eksiklik olmadan daha fazla huzur buluruz. Belki de gerçek ölçü, içinde kaybolduğumuz anların her birinde kendimizi bulmakta gizlidir.
O sabah, Nescafe’yi her zamanki ölçümde hazırladım. Ama bu kez içimde bir his vardı: “İşte, bu doğru ölçü.” Öyle bir ölçüydü ki, her bir yudumda kaybolan eski benliğimi buldum. O kadar basitti ki, ama bir o kadar da anlamlıydı.