İçeriğe geç

Şasa mı şaşaa mı ?

Şasa mı, Şaşaa mı?

Kayseri’nin sakin sokaklarında, her şeyin bir yavaşlıkla aktığı, zamanın sanki biraz daha durduğu bir gün, kafamda sadece bir şey vardı: Şasa mı, şaşaa mı?

İçimden geçen binbir türlü düşünce, aslında her şeyin ne kadar sıradan ve ne kadar karmaşık olduğunun bir yansımasıydı. Gözlerimde beliren bu soru, bir anda beni derin bir sorgulamanın içine çekti. Bir şeyin gerçek anlamını ne kadar derinlemesine keşfedebilirsiniz? Hangi tanım, hangisiyle daha çok uyuyor? Duygularım ve hayatımın kendi içindeki yeriyle ilgili tam olarak neyi tercih ettiğimi anlamaya çalıştım. Şasa mı, şaşaa mı?

O Anki Hissim: Hayal Kırıklığı

Geçenlerde Kayseri’deki eski mahalle kahvesine gitmiştim. Orada, yıllardır tanıdığım, biraz da eski arkadaşım olan Emre ile karşılaştım. Emre, lüksü ve gösterişi hep sevmiştir. Ona göre her şeyin biraz fazla olmasında bir sakınca yoktu. Tüy gibi hafif ama ağır bir gösterişin peşindeydi. Her zaman yeni bir telefon, yeni bir kıyafet ya da başkalarına gösterilecek bir başarı vardı onda.

O gün kahvede otururken, Emre’nin bana son yeni aldığı arabasını anlatışı, bende garip bir duygu uyandırdı. Arabanın gösterişiyle ilgili anlattığı her şey, bana yalnızca soğuk, boş bir ihtişam gibi geldi. Kalbimde, bir yanda hayal kırıklığı, diğer yanda bir çeşit utanç vardı. O arabayı gerçekten mutlu olduğu için mi almıştı? Yoksa sadece başkalarına “Ben de varım” demek için mi? İşte o an, şasa mı, şaşaa mı sorusunu sordum kendime.

Emre’nin hayatı, her zaman dışa dönük bir gösteriş içindeydi. Ama ben, bazen, yalnızca içsel bir huzura ve basitliğe sahip olmanın, o kadar da kötü bir şey olmadığını düşünüyordum. Şasa, değil mi? Gerçekten anlamlı bir şeyin peşinden gitmek, göz boyama değil, kalp boyama. Ama o gün, Emre’nin sürekli vurguladığı “şaşaa”da bir eksiklik vardı, bir boşluk vardı, ama neydi o?

Heyecan ve Umut: Şasa mı?

O günün ardından, akşamüstü kaybolan gün ışığının biraz kararttığı sokakta yürürken, birdenbire karşılaştığım eski bir arkadaşım, Ela’nın yüzü belirdi. Ela, hayatını basit ama anlamlı bir şekilde yaşamaya çalışan, her zaman çok sakin ve derin bir insandı. Onunla karşılaştığımda, geçmişteki o güzel günlerin anılarına daldım. Ela’nın yüzündeki gülümseme, bana her zaman huzur ve sıcaklık verirdi.

Ela, o gün bana yeni bir iş teklifinden bahsetti. Konuşurken, bir anda söyledikleri beni derinden etkiledi. “Bazen en basit şeylerden en çok mutluluğu alabiliyoruz,” dedi. “Gerçek huzur, etrafındaki dünyaya değil, içinde bulunduğun dünyaya odaklanmakla gelir.” O an, Ela’nın söyledikleri beynimde yankılandı. Belki de şasa bu demekti: içsel bir dinginlik, gösteriş ya da başkalarının gözlerinden bağımsız bir mutluluk.

Ela’nın bu düşünceleri, bana gerçekten umut verdi. Onunla paylaştığımız an, sadece ikimizin içinde anlam taşıyan bir anıydı. O an, bana gösterişli şeylerin ötesinde, daha sade bir dünyada kalmak, içsel huzuru bulmak ve kendi gerçekliğimi kabul etmek gerektiğini hatırlattı.

Hayal Kırıklığı ve Umut Arasında

Kayseri’nin soğuk akşam rüzgarı, yüzümde gezdiği anda, içimdeki hisler tam anlamıyla bir karmaşaya dönüştü. Şasa mı, şaşaa mı? Emre’nin gösterişli dünyası mı, yoksa Ela’nın sakin ama anlamlı huzuru mu? İki farklı hayat tarzı, iki farklı duygu…

Sokakta yürürken, yalnızca bu soruyu değil, aynı zamanda içimdeki boşluğu da düşündüm. Emre’nin dünyasında bir şey eksikti; o kadar gösterişli bir arabada bile gerçek mutluluğu bulamamıştı. Ela’nın sade hayatında ise, anlamlı bir huzur vardı, başkalarına kendini ispatlama derdinden uzak bir dinginlik. Bu iki yaşam tarzı arasında sıkışıp kalmış gibiydim. Hangi dünyada daha fazla mutluluk vardı? Gerçekten dışarıya gösterilen şeylere mi ihtiyacımız vardı, yoksa iç dünyamızı keşfetmek için biraz daha derine inmemiz mi gerekirdi?

Sonuçta: Şasa mı, Şaşaa mı?

O günden sonra, “Şasa mı, şaşaa mı?” sorusunu hep aklımda tutarak yaşadım. Kendimi bazen Emre gibi, hayatın dışa dönük, ihtişamlı kısmına çekilmiş bulsam da, genellikle Ela’nın sade ama anlamlı yaşamını tercih ediyorum. Yine de, bazen ne kadar basit bir şeyin içinde de büyük bir güzellik bulabileceğimizi hatırladım.

İçimden geçen, sadece bir soruydu belki, ama hayatıma derin bir anlam kattı. Sonuçta, her şeyin şasa mı, şaşaa mı olduğu, ne kadar derin ya da ne kadar yüzeysel olduğu, belki de sadece bizim bakış açımıza bağlıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
bets10